TBMM Başkanlığına verdiği Araştırma Önergesinin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle ayrı bir anlam ifade ettiğini belirten Sındır; “bugün, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü, basın emekçisi arkadaşlarımı dolu dolu kutlamak isterdim. Ancak basınımızın, gazeteci arkadaşlarımızın koşulları ortada. Hapiste gazeteciler, işten atılan gazeteciler, her an gözaltına alınma ya da işten atılma korkusu ile görevinin başındaki gazeteciler, coplanan gazlanan gazeteciler, sorduğu için azarlanan gazeteciler. Bugün ülkemizde gazeteci olarak çalıştıkları için, işlerini ve mesleklerini yaptıkları için büyük sorunlarla mücadele etmek durumundalar, çalışan gazetecilerimiz. Oysa çağdaş demokrasi değerlerinin egemen, hukukun üstün olduğu toplumlarda özgür basın işbaşındadır. Basının, gazetecinin yaşadığı her türlü kısıtlama, sınırlama daha ötesinde işinden dolayı yargılanması ya da tutuklanması haber alma ve iletme hakkının ihlali anlamına gelir” dedi.

“İKTİDAR TARAFINDAN UYGULANAN SİNDİRME POLİTİKALARI”
Ülkemizde basın özgürlüğünün, gazetecilerin durumunun her geçen yıl daha da kötüleştiğini; hapiste onlarca tutuklu gazetecinin bulunduğunu, televizyonların kapatıldığını, gazetelere el konulduğunu ve yüzlerce gazetecinin işinden edildiğini belirten CHP’li Sındır şöyle dedi: “Bugün basın özgürlüğünün, gazetecilerin; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama görev ve haklarından dolayı maruz kaldıkları durumların kapsamlı bir araştırmaya ve değerlendirmeye gereksinim vardır. Gelinen noktada basın ve düşünce özgürlüğü ile ilgili sorunlar tutkulu gazeteci sayıları ile ölçülebilir olmanın ötesindedir. Özellikle son yıllarda, iktidar tarafından uygulanan sindirme politikaları yazılı, görsel ve internet medyasını görevini özgürce yapamaz hale getirmiştir.”

“DARBE DÖNEMLERİNİN POLİTİKA VE UYGULAMALARI!”
Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gür’ün tutuklu olmalarının, basın özgürlüğünün ve demokrasimizin geldiği durum açısından endişe verici olduğunu dile getiren Sındır sözlerini şöyle tamamladı: “Basın emekçilerinin yargılandığı davalar siyasi hesaplaşma ile anılır olmuş, ortaya çıkan hukuk zaafları gizlenemez bir duruma gelmiştir. Sorun, basın ve gazeteci özgürlüğünün engellenmesi, siyasi kasta dayalı uzun tutukluluk halleri, basın ve demokrasi üzerinden düşünce ve ifade özgürlüğüne büyük bir darbedir. Demokrasi ile bağdaşmayacak bu durum hukuk devleti ve demokrasinin önündeki engellerin başında gelmektedir. Basına yönelik, sistemli bir şekilde yapılan yıldırma politikaları, darbe dönemlerinde anılabilecek politika ve uygulamalarıdır. Aynı yöntemlerin seçimle işbaşına gelmiş siyasi güç sahipleri tarafından bir araç olarak kullanılması çok daha büyük garabettir.Konunun Yüce Meclis tarafından ele alınması son derece önem taşımaktadır.”

Yorumlar