Halil TOPAL
haliltopal@ymail.com

 Yeni devletin kurucuları bir sürü modelin içinden dünyanın gidişatına en uygun devlet olarak gelişen ve görünen burjuva devletini kurmak gerektiğini gördüler. Çünkü çağların siyasi gidişatı bu yöndeydi. Bu gidişatın gereğini yerine getirip iktidarı ele geçirecek burjuvazi memlekette oluşmadığı için de bu görevi onlar yerine getirdi.

            Çağdaş anlamda demokrasi, kentli emek ile kentli sermayenin bir arada ve dengede yaşandığı, olabilecek çelişkilerin tarafsız devlet hakemliğinde tarafların ve mensuplarının sorunlarını ve taleplerini kitle örgütleri, sendikalar, odalar vb gibi kurumlarca özgür ve kısıtlamasız ilettikleri bir burjuva toplum düzenidir.

            İşin içine tam burada uluslar arası sömürücü sermaye işbirlikçileri, feodal yaşam şekli hasretiyle yanıp tutuşan ve tarihsel süreci geri çevirerek kendi sınıfsal egemenliğini yeniden kurmak isteyen karşı devrimciler ve bunların sentezlenmiş hali olan rahmetli Ufuk Güldemir’in kavramlaştırdığı Büfeci sermaye girince yukarıda bahsettiğim çağdaş anlamda demokrasi hayali suya düşmeye başlıyor.

            Şimdi tam sırası;

Yaptığı üç darbeyle gidişata dur deyip idamlar yapan, yaptığı her darbeyle antilaiklerin biraz daha güçlenmesine yol açan, gladio, kontrgerilla vb gibi oluşumları içinde barındırdığını düşündüğüm halde neden böylesi bir kurumdan yanayım?

Hamasi nutuklarda söylenenlerden dolayı değil tabii. Silahlı bir güç olduğundan mı? Elbette değil, başka silahlı güçler de var ülkede. Laik olduğundan mı? Sadece onlar mı laik? Bu gün bu ülkede toplumsal grup olarak %95 in üzerinde olduğunu düşündüğüm oranda çağdaş burjuva kültür değerlerini benimseyen, bu değerleri yaşam şekline dönüştüren, toplumu ileri eviren sanat, eğitim, kültür ve spor gibi faaliyetleri destekleyen ve bunlardan en iyi şekilde faydalanan ve ayrıca hayatlarında eğlenmeye de yer veren bir grubun mensupları oldukları için onlardan yanayım. Tarihsel kökleri, aldıkları eğitim ve her zaman son teknolojiyi kullanmaları dolayısıyla bunları kullanmanın verdiği kültürel birikim onların çağdaşlıktan yana tavır almasını gerekli kılıyor. Benim yaşam şeklimle örtüşen bu yaşamları nedeniyle ülkemin gündemindeki olaylar karşısında bir tavır belirlemem gerektiğinde tavrım bu nedenle askerden yana oluyor.

Kimlerden yana olmadığımı da siz kestirin artık.

Saygılarımla.