• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

Siyah Kurdele                                      
Üyelik Girişi
Facebook - Twitter
 Instagram
Kategori ve Sayfalar
Namaz Vakitleri
Küçük Avcı

Yıldırım İnşaat
Elal Ajans
 
Reklam Alanları

Faydalı Linkler
Günün Sözü
Tarihte Bugün

Tarihte Bugün v.7.0
Site Haritası
sanalbasin.com üyesidir

ABD'nin Değişmeyen Gündemi ve İran

Ş. Osman ARAS
Araştırmacı - Yazar

 


         ABD'nin Değişmeyen Gündemi ve İran

5 Aralık’ta, Batılılarla, İran İslam Cumhuriyeti (İİC)’nin temsilcileri “Nükleer Program” konusunda Cenevre’de bir araya geldiler.

Bu arada, yapımına Şahlık Döneminde başlanan, ancak çalışmaları İmam Humeyni (1902-1989) tarafından durdurulan Körfez’deki “Buşehr Nükleer Santralı” geçtiğimiz Kasım ayında faaliyete geçirildi. Bu santral için, Rusya Federasyonu (RF) İran’a her türlü bilimsel ve teknolojik desteği sağladı.  İİC, “Natanz Nükleer Santralinde” ve öteki merkezlerde, uranyum zenginleştirme çalışmalarını sürdürmektedir. Ancak, İİC’nin nükleer çabalarının barışçıl amaçlara yönelik olduğu konusunda, AB-D Başkentlerinin hiç birisinde olumlu bir kanaat mevcut değildir. İsrail’e gelince; İİC’nin nükleer çalışmalarını kendisine yönelik bir tehdit olarak algılamaktadır. İsrail, İİC’nin nükleer çalışmalarında amaçlanan hedefin “nükleer silah üretmek” olduğunu iddia etmektedir. Bu nedenle, tüm istihbarat imkanlarını kullanarak, İİC’deki çalışmaları yakından izlemekte ve Batılıları sürekli uyarmaktadır.             

VIKILEAKS VE “11 EYLÜL OLAYI”            

11 Eylül 2001’de yaşanan “İkiz Kuleler” faciası, faili meçhul dosyasındaki yerini korumaktadır. Bu olayın sorumluluğunun Müslümanlara yüklenmiş olması, dünyada ve ABD kamuoyunda kuşkuyla karşılanmıştı. “İkiz Kuleler” olayı, 2002 Afganistan, 2003 Irak Haçlı Seferlerinin gerekçesini oluşturmuştur. “Haçlı Seferi” deyimi bizim yakıştırmamız değildir. ABD’nin önceki başkanı Bush, İkiz Kuleler’in enkazı önünde, dünya medyasına böyle seslenmişti. O’nun “Crusade” diye haykırışı, dokuz yıldan beri, tüm mazlumların kulaklarında çınlamaktadır. 21.Yüzyılın bu ilk Haçlı Seferi, üç milyon Müslüman Kardeşimizin canına mal olmuştur. ABD savaş makinesine harcanan ödenekler ise, üç trilyon dolardan fazladır. ABD böylece, kullanım ömrünü tamamlayan mühimmat ve silah stoklarını Irak ve Afganistan’daki kardeşlerimizin üzerine yağdırarak, envanterinden çıkarmıştır. Bunun ardından, ileri teknoloji ürünü uçakları ve silah sistemlerini Silahlı Kuvvetlerine tahsis ederek, emperyal gücünü  daha da artırmış bulunmaktadır.
 

“Vikileaks Olayı” ilk değildir. Bir de, “Vikileaks” ile “İkiz Kuleler” olayı arasında sistematik bir paralellik olduğu hissedilmektedir. “İkiz Kuleler” olayı nasıl ki, 21.Yüzyılda Ortadoğu’daki Müslüman kardeşlerimize yönelik Haçlı Seferleri’nin gerekçesini oluşturmuşsa; Vikileaks Olayının da önümüzdeki dönemde ABD’nin “Siber Savaşlarına” açılım sağlayacak bir milat olduğu tahmin edilmektedir. ABD’nin hayati çıkarlarını ve uluslararası ilişkilerini tehdit eden bir komplonun, Internet ortamında bu kadar serbestçe yayınlanabilmesi hayra alamet değildir. Devletlerin ve dünya vatandaşlarının faaliyetini, en ince ayrıntısına kadar izlemekte olan İnternet ağı Washington’un denetimindedir. ABD, geçen Kasım ayında, süper kapasiteye sahip bir istihbarat uydusunu, uzaydaki yörüngesine oturtmuştur. Uydunun “misyonu” gizli tutulmaktadır. Yoksa, ABD  “Siber Savaşları” bu uydudan mı yönetecektir?
 

            “Vikileaks Olayı ilk değildir” demiştik. Açıklayalım. İran’da Şahlık Rejimine karşı gerçekleştirilen Şubat 1979’daki İslam Devriminin ateşiyle, ABD’nin Tahran’daki Büyükelçiliği  4 Kasım 1979 tarihinde işgal edilmişti. Böylece, Büyükelçilik personeli rehin alınmış ve bütün belgelere el konulmuştur. Büyükelçilik işgali, Reagan Yönetimi’nin İran’a verdiği bir sürü taviz karşılığında, tam 444 gün sonra sona erdirilmiştir. Büyükelçilikte ele geçirilen belgeler ise, kitap halinde bastırılarak, Tahran Üniversitesinde (sembolik ücretle) satışa sunulmuştur. Bu belgelerin Türkiye’de yayınlanmasına maalesef izin verilmemiştir. Eğer verilmiş olsaydı, halkımız ABD’nin çirkin yüzünü 30 yıl önce görmüş ve tanımış olacaktı. Maalesef, bu belgeler delil gösterilerek, binlerce İran vatandaşı  “ABD Ajanı” suçlamasıyla idam edilmiştir. O zaman, şu acı gerçek çok iyi anlaşılmıştır; “İstihbarat” ABD’li diplomatların öncelikli vazifesidir. Onlara “günaydın” demek bile kayda geçer, belge olur. Bu nedenle, ABD’li diplomatlarla karşılaşıldığında mesafeli durmak gerekir.
 

            Irak ve Afganistan’daki kaosu fırsat bilerek, buralarda nüfuzunu artırmaya çalışan İİC’ye karşı, ABD tedbirini almış bulunmaktadır. Bu bağlamda, Irak ve Afganistan işgalleriyle, İran’ı çatala almıştır. “Çatala almak” bir topçu deyimidir. Şimdi hedefte İİC vardır. İsrail Ortadoğu’da (Türkiye dahil) kendisinden daha güçlü bir devletin varlığından daima rahatsız olmuş ve bunu bir tehdit olarak algılamıştır. Nüfus ve yüzölçümündeki cüceliğini ise; nükleer silaha sarılarak gidermeye çalışmaktadır. İsrail nükleer silah gücüne,  ABD’nin sağladığı destek ve yardımlarla kavuşmuştur. Bu nedenle, ABD’nin İsrail’i nükleer silahlardan arındırmaya hiç niyeti yoktur. Zaman zaman gündeme getirilmek istenen “Ortadoğu Projeleri” ise; ABD’nin stratejik ortağı İsrail’in bekası için, yaşama geçirmeye çalıştığı ihanet projeleridir.

Yorumlar - Yorum Yaz
ULAŞIM
 Otobüs Seferleri Metro Seferleri
 İzban Seferleri
 VAPUR SEFERLERİ
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.222232.3513
Euro35.110935.2516
Hava Durumu
Günlük Burçlar

Günlük Burç Falınız


Saat
Takvim
Sayı 2 Sayfa 1
Mayıs Sayısı Sayfa 1
Yıldırım İnşaat

 

 

Elal Ajans
   
Küçük Avcı