• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

Siyah Kurdele                                      
Üyelik Girişi
Facebook - Twitter
 Instagram
Kategori ve Sayfalar
Namaz Vakitleri
Küçük Avcı

Yıldırım İnşaat
Elal Ajans
 
Reklam Alanları

Faydalı Linkler
Günün Sözü
Tarihte Bugün

Tarihte Bugün v.7.0
Site Haritası
sanalbasin.com üyesidir

Cindoruk, “Bu nedenle günlük kavgaları, parti içi kısır çekişmeleri bir tarafa bırakarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin laik niteliğini, geleneksel kudretini korumak bakımından, bir siyasi platform oluşturmak gerekir diye düşünüyorum” dedi.

DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, Cem TV’de Ali Sirmen ve Süheyl Batum’un hazırlayıp sunduğu “Ayıptır Söylemesi” adlı programda yaptığı konuşmada, muhalefeti iktidara karşı “Siyasi Platform” oluşturmaya davet etti. Cindoruk, “Bu nedenle günlük kavgaları, parti içi kısır çekişmeleri bir tarafa bırakarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin laik niteliğini, geleneksel kudretini korumak bakımından, bir siyasi platform oluşturmak gerekir diye düşünüyorum” dedi.

 

Hüsamettin Cindoruk, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Demokrat Parti’nin Kurucusu ve ilk Genel Başkanı Celal Bayar’ın kabrini ziyaret etmesi konusunda da “Böyle formel hadiselerin yerine, derinliği olan birtakım buluşmalar yapmak gerekiyor. Muhalefet işbirliğini, söz birliğini, inanç birliğini sağlamak gerektiğini söylüyorum” şeklinde konuştu.

 

Genel Başkan Hüsamettin Cindoruk, Ali Sirmen ve Süheyl Batum’un sorularını şöyle cevaplandırdı:

 ALİ SİRMEN: Hoş geldiniz efendim. Sizin de genel kurultayınız var. Siz bu kurultayda yeniden Genel Başkanlığa aday mısınız?  

HÜSAMETTİN CİNDORUK: Bugünkü kararım aday olmamak yolunda. Ama siyasette çok ısrarcı ve kesin konuşmak zor. Şartlar değişirse ve gerekirse aday da olabilirim.

 ALİ SİRMEN: Yani, tamamen kapalı bir tavırda değilsiniz. 

HÜSAMETTİN CİNDORUK: Kurultayın delegelerine, il başkanlarının eğilimlerine bakmak lazım. Benim şahsi kararım aday olmamak, yetenekli bir arkadaşımıza bırakmak.

 ALİ SİRMEN: Türkiye’de anayasa referandumu sonrası sizin 10. genel kurultayınız. Kurultay öncesi siyaset sahnesinde manzara-i umumiye nedir? 

HÜSAMETTİN CİNDORUK:  Söylemek biraz zor ama Türkiye, büyük bir tehdit altında. Cumhuriyetimizin ciddi bir sıkıntı içerisinde olduğunu söylüyorum. 2011’de yapılacak genel seçimler. Ardından 2012 yılında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri, demokrasimizin ve cumhuriyetimizin kaderini tayin edecek. Daha doğrusu Türkiye, belki de bir yol ayrımına girecek, o bakımdan kuşkuluyum.

 

2011 seçimleri sıradan bir seçim değil. 2011 seçimleri ile cumhuriyete karşı reformist bir hareketi temsil eden ya da cumhuriyet karşıtlığı yapan bir siyasi iktidar, yeniden güvenoyu isteyecek. Güvenoyu aldığı zaman bu 3. güvenoyudur. Referandumu da sayarsanız dördüncü güvenoyudur. Kökleşecek, yerleşecek ve kendi inkılâbını, o ‘reform’ diyor ama bana kalırsa cumhuriyete karşı yaptığı devrimi daha da hızlandıracak.

 Türkiye’yi, İslam devleti yapmak istiyorlar 
 
ALİ SİRMEN: İnkılâp mı, inkıraz mı?  

HÜSAMETTİN CİNDORUK:  İnkıraz da olabilir. Bizim gayretimiz inkıraz haline çevirmek. Gördüğüm kadarıyla çok ilginç girişim var. Başkanlık sistemi getirmek istiyor. Eğer 2012 senesinde Tayyip Erdoğan veya Abdullah Gül de aynı şekilde eğer bir siyasi istikrar elde ederlerse, Anayasa değişir ve yarı başkanlık sistemi gelirse, Türkiye’de oto kritik bir sistem çıkabilir ve bu sisteme karşı da bizim söyleyeceğimiz çok söz kalmaz.

 

Eğer halk, büyük çoğunluklarla yine bu iktidarın dediklerini yapar, onun Anayasa değişikliğini bir takım referandumlarla tasdik ederse, haklılık oranı artacaktır, meşruiyet kazanacaktır. Son aşamasına gelmiştir.. Bana sorarsanız cumhuriyetin rengini değiştirmek için, cumhuriyeti bir İslam federasyonu, İslam devleti haline getirmek için son uğraşlarını yapacaktır. Tabii bunda Ortadoğu’da güçlü bir devlet olma projesini elde edeceğini söyleyerek, halkları yanına çekecektir.

 

Son çıkan belgeler, Amerika’nın iç hukuku ile ilgili yahut iç dünyası ile ilgili sayılamaz. O belgeler, Amerika’nın bugünkü iktidarın niyetlerini bildiğini gösteriyor. Özellikle siyasi niyetlerini bildiğini gösteriyor. İslami düşüncelerini ve İslam devleti kurmak için gayretlerini ortaya koyuyor. Burada acı olan şu. Amerika, bunları bildiği halde, çünkü gelen belgeler onun iç politikasının dayanakları, dokümanlarıdır. Onları bildiği halde, bu iktidarı desteklemesidir. ‘Amerika bakımından önemli ölçüde bir kusur mudur, bir siyasi program mıdır,  ya da bize karşı Amerika’nın tatbik ettiği ambargolar, kendi hedeflerine uygun bir iktidar bulmasından mı doğuyor?’ sorusunun cevabı ortaya çıkmıştır.

 

Ben bu belgelerin suistimallerle ilgili vesaire kısımları da önemsiz demiyorum ama önemli olan arka arkaya gelen Amerika büyükelçileri, Amerika Dışişleri Bakanları hatta Amerika’nın Kazakistan’daki büyükelçisine kadar, ortaya çıkmış olan o önemli belgelerde bütün iç niyetlerini, iç duygularını, İslami devlet projesine yakınlığını tespit etmiş olan bir Amerika var. Bence eleştirmemiz gereken, hatta dikkate almamız gereken olgu budur.

 

Bu 2011, 2012 seçimleri Türkiye’nin kaderine etki yapabilecek niteliktedir. O nedenle günlük kavgaları, parti içi kısır çekişmeleri, tüzükleri vesaireyi bir yana bırakarak Türkiye Cumhuriyeti’nin laik niteliğini, Türkiye Cumhuriyeti’nin geleneksel kudretini korumak bakımından bir siyasi platform oluşturmak gerektiğini düşünüyorum. Bu yolda da gayret gösteriyorum.        

 ALİ SİRMEN: Efendim yani, yanlış anlama yoksa Türkiye Cumhuriyeti’nin laik niteliği tehdit altındadır ve buna karşılık bir siyasi platform oluşturarak bu tehlikeyi bertaraf etmek lazım.    

HÜSAMETTİN CİNDORUK: Bu partiler üstü bir tehlike, partiler üstü bir program, politika ve işbirliğini gerektiriyor. Tabii çok ağır bir tashif olabilir ama laik cumhuriyetçilerle bu laikliği giderek hafife alan, giderek belki de yeniden tanzim etmek isteyen İslami düşüncenin ağırlıklı olduğu çok önemli bir iktidar var.

 

Bu iktidarın bir avantajı ortaya çıkıyor. Çünkü ben, son zamanlarda kongreler yapıyorum aşağı yukarı 30’a yakın kongre dolaştım. Elde ettiğim bir düşünce var. Türk halkı elbette laikliğe karşı gözükmüyor, kendisi laiklik konusunda yıllardır iyi bellenmiş, bu konuda kaygısı olmamasından doğan bir rahatlığı var. Bir de kendisine ait manevi ve dini değerlerin korunmasını istiyor. Ondan da korkuyor. Yani bir kısım partilerin kendisinin laiklik kisvesi altında, dini haklarından bir kısmını alacağından korkuyor. Geçmişte böyle sabıkaları olan partilerin varlığından söz ediyor. Bizim iktidar partisinin oylarını bölmemizi istemiyor. İstediği statükonun devamı, o statükonun sonuçlarında yeni bir reform hareketinin yani radikal İslam hareketinin geleceği konusunda büyük endişesi yok.

 ALİ SİRMEN: Efendim bu radikal İslam hareketinin gelişimi konusunda gerçekleri gözden kaçırmakta, zannediyorum kendisine liberal diyen bir kısım aydınların ve bir kısım medyanın da bir katkısı oluyor.   

HÜSAMETTİN CİNDORUK: En son referandum bunu gösteriyor. Bakınız referandum rakamları nasıl; Seçmen sayısı 52 milyon, katılım yüzde 73, geçerli oy 37 milyon 600 bin. Evet, 21 milyon. Yani 52’de, 21 milyon yüzde 30. Ama bir kısmı az önce bahsettiğiniz romantikler yahut vaktiyle sol düşüncenin sahibi olanlar, yetersiz ama ‘Evet’ diyeceğiz diyenler, bu oyları artırmışlar. Yani 21 milyon ‘Evet’ var, 16 milyon ‘Hayır’ var katılmayan çok. Ortaya çıkan manzara şu: Hala ümit var. Yani siyaseti, az önce söylediğim mihraklara oturtursak, teferruatla uğraşmazsak, birbirimizle yarışmazsak, genel başkanlar kendi liderliklerini tasdik ettirmek için uğraşmazlarsa, günlük konularda AKP’nin kurduğu tuzaklara düşmezlerse Ana konuya endekslenirlerse bir ümit büyük ölçüde var.

 ALİ SİRMEN: Geçenlerde Bursa gezisi sırasında CHP Genel Başkanı da Umurbey’de Celal Bayar’ın kabrini ziyaret ederek Celal Bayar’ın Türkiye’ye hizmetlerinden vesaireden söz etti. Acaba Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu ziyareti CHP Genel Başkanı’nın da dikkati çektiğiniz tehlikenin farkında olduğunun bir işareti olarak algılanabilir mi?      

HÜSAMETTİN CİNDORUK: Olabilir ama çok formel bir hadise bu, Celal Bayar’ın kabrini ziyaret etmek, geç de olsa bir CHP Lideri tarafından yapılması, benim açımdan insani bir hadisedir ama çok siyasi değildir. Çünkü hem Demokrat Parti tabanında hem de CHP tabanında geçmişten gelen birikimleri ortadan kaldırmaz. Biz Celal Bayar’ın kabrini yıllardır her zaman saygıyla ziyaret ederiz.

 

Ben Celal Bayar’ın avukatlığını yaptım, ciddi bir devlet adamıdır, fevkalade önemlidir, hakikaten Galip Hocadır. Ama tabii geçmişte olan iktidar kavgalarından, bu ilişkiler çok yıpranmıştır. Bayar’ın yakınları ve Bayar’a saygı ve sevgi duyanların bu ziyaretten çok etkilendiğini sanmıyorum. Bunların yerine, böyle formel hadiselerin yerine, derinliği olan bir takım buluşmaları yapmak gerekiyor.

 

Sadece ve sadece bizim uzlaşmalara varmamız, böyle çok önemli nezaketlerin ortaya çıkması, benim dediğim hadisenin yanında önemli adımlar değildir.

 ALİ SİRMEN: Laikliğin tehlikede olduğuna inanan kitlelerin tabanda kucaklaşması daha önemli bir hareket diyorsunuz?      

HÜSAMETTİN CİNDORUK: Kucaklaşmaya da gerek yok. Konuları benim dediğim noktaya indirmek ve oradan da hadiseyi büyütmek, her parti kendi parselinde bu düşünceleri paylaşmak suretiyle önemli bir platform oluşturabilir. Ama dikkat ediyorum mesela Sayın Devlet Bahçeli diyor ki, ‘Ben bu Amerikan belgelerini Türkiye’nin içerisinde kullanmayacağım.’ Hatta diyor ki, ‘Ben savunurum burada iktidar partisini’ diyor. Ben onu anlamadım. İktidar partisini nasıl savunur bir muhalefet partisi bu konuda? İktidar partisi ile ilgisi yok.

 

Bu tabii bir hedef şaşırtma niteliği taşıyor, vatandaş da şaşırıyor. Bu belgeler demek bu kadar tehlikeli, savunulması gereken belgeler ve bir muhalefet partisi bunu savunuyor. İktidar partisini bir tehlike gibi görmüyor. İktidar partisinin içeriğini, varmak istediği hedefi fark etmiyor. Zaten geçmişte de cumhurbaşkanlığı seçimini kolaylaştırmıştı, anayasa değişikliğini kolaylaştırmıştı. Bu muhalefet parçalanmasını ben, iktidar partisinin ‘reform yapacağım’ diye radikal İslam’ı iktidara getirme iddiasını kolaylaştırdığını zannediyorum.

 

Ben burada muhalefet işbirliğini, söz birliğini, inanç birliğini sağlamak gerektiğini söylüyorum. Muhalefet, bu iktidara karşı direnç göstermeli. Cumhuriyet gösterdi. Cumhuriyet 1973’te başlayan bu harekete karşı bir direnç gösterdi. Ama cumhuriyetin burada bir sıkıntısı var. 1984 yılından itibaren bir de bölücülük hadisesi var. İki büyük olayla cumhuriyet karşı karşıya ve bu iki büyük olayı cumhuriyetin kendi birikimi ile aşmasını beklemek bence siyasetçiler için bir zaaf ve bir körlüktür.

 

Cumhuriyetin risk altında olduğunu görmemek için Amerikan belgelerine ihtiyacımız yoktu. Ama ılımlı İslam devletinden, eşbaşkanlıklara kadar bütün vurguların Amerika’ya bildirildiği anlaşılıyor ve uzun bir süreçte bildirildiği anlaşılıyor çeşitli Büyükelçiler tarafından. Amerikan dışişlerinin buna sağır olması mümkün değil. Belli ki, Amerika’nın himayesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin niteliklerini ve niceliklerini değiştirmek isteyen bir hareket var. Bu hareketin arkasında da maalesef Amerikan yönetimi var.

 ALİ SİRMEN: Herhalde WikiLeaks belgeleri ile ilgili bir rehbere ihtiyacımız var? Çünkü orada, nasıl okuyacağız ve nasıl değerlendireceğiz meselesi var. Şimdi öyle bir literatürün basına yansıması olayını bir tarafa bırakalım. Yandaş medya hariç onlar bunu görmediler. Basın baskı altında değil, basın muhalefet yapıyor. Efendim bütün bunların karşısında ne yapmak lazım? 

HÜSAMETTİN CİNDORUK:  Yoğunlaşmak gerekiyor. Şimdi bu WikiLeaks belgeleri önemli belgeler. Kısa dönem ve yakın dönem arşiv açıklaması. Biliyorsunuz arşivler 40-50 sene geçtikten sonra açıklanırken, bizim elimize bir avantaj geçiyor. Amerika’nın dış politikadaki düşüncelerini tespit ediyoruz. Bence yoğunlaşmamız gereken o. Son zamanlarda Amerika’nın iktidara verdiği desteklerin bilerek yapıldığını ve bu desteklerin arkasında Amerikan yönetiminin olduğu ortaya çıkıyor.        

 Ben cumhuriyetimizi korumaya uğraşıyorum  

ALİ SİRMEN: Şimdi efendim bu iktidarın da bu belgelerin ortaya çıkmasından sonra ileri sürdüğü şey şu. ‘Biz İsrail karşıtı politikamız yüzünden artık hoşlarına gitmiyoruz, onun için bizi sarsmak için bunları konuşuyorlar’ diyorlar.  

HÜSAMETTİN CİNDORUK: O tabii onların düşünce ve savunmalarıdır. Ben başka bir şey söylüyorum; biz muhalefet olarak haklı çıktık. Bizim söylediklerimiz Amerika ile ve bu iktidar ile ilgili söylediklerimiz, o kuşkularımız haklı çıkmıştır.

 

Konuşmamın başında da söylediğim gibi, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı kalkışmanın yanında ve arkasında Amerika’nın da olduğu ortaya çıktı. Biz buna yoğunlaşmalıyız bence. Buna yoğunlaştığımız zaman ne çıkar ortaya? Amerika’nın politika değiştirmesini sağlamak imkânı çıkar. Azerbaycan ile ilgili belgeler önemli, hepsi önemli, onları dikkate almak lazım göz ardı edemeyiz ama önce bu iktidarın ve bu iktidarın arkasındaki ortağının Amerika’nın işbirliği içinde olduğudur, bu çok önemlidir.

 

Bu hatadan Amerika’yı düzelterek kurtarmamız gerekiyor. Bizim başımız buradan iç politikada derde giriyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin direnci uzun süre devam etti ama şimdi son zamanlarda bölünme ile ilgili, terörle ve anarşi ile ilgili çok da fark etmediğimiz bir iktidar politikası var. Bilmediğimiz bir iktidar politikası var. Orada düşündüklerimiz, tahminlerimizle yakın günlerde tahmin ediyorum başka belgelerle ortaya çıkacak.

 

Ben cumhuriyetimizi korumaya uğraşıyorum. Şimdi Başbakan’ın 8 tane hesabı var muğlak bir ifade, ispatı güç bir ifade. Ben 8 tane hesabın bulunabileceğini sanmıyorum. İsviçre hukukunu bildiğim için. Ve bu Amerika’nın baskısına rağmen kendisi ile ilgili bazı bilgileri alamadığını da biliyorum.

 

Bu Başbakan’ın sadece bu 8 tane hesabı ile ilgili iddia yok. Bu Başbakan’ın haksız iktisat dosyasına konu olabilecek bir iddiası var, oğlumun düğününde gelen takıları falanca kuyumcuya bozdurdum, şu kadar para aldım, buradan şunu aldım.

 

Şimdi biliyorsunuz dünyanın en zor ceza davası haksız iktisatta savunmadır. Çünkü haksız iktisat davası şudur; bir bilirkişi raporu ile bir iddia ortaya atılır, savunma delillerini toplama görevi ve ağırlığı sanıktadır, iddia makamının böyle bir görevi yoktur. O sadece bu iddiayı ortaya koyar. Ben bu haksız iktisat davalarına Yassıada sırasında çok girdiğim için ne kadar zor bir iş olduğunu biliyorum.

 

Dönelim Sayın Başbakan’a, diyelim ki, bu gemiyi çocuğun nereden aldı? Bu yatları, villaları nasıl aldın ve bu altınları bozdurduğun iddiası doğru mu? Kimler takı taktı? Gibi detaylı bilgi ama bu iktidar zamanında bu olur mu? Bizim 1995’lerde hazırladığımız bir kanun var; Parlamento’da ahlaki davranışlar yasası onu bu hafta gündeme sokacağım, bütün partilere göndereceğim ve Başbakan’a da diyeceğim ki, eğer, gerçekten bırakın 8 hesabı onların ispatı güç ama sen evvela iç hukukumuza göre malvarlığının hesabını yap. Aklanmak istiyorsan bağırarak yahut da İsviçre hükümetini tasvip eder hale düşürmek için uğraşacak yerde gel hepimiz haksız iktisatlarımız var mı yok mu onu hesaplayalım.

 

İkincisi de, az önce söylediğimiz bir şeyin altını daha fazla çizmek istiyorum. Türkiye hükümetinin dış politikasını yargılamamız lazım. Eğer bu belgelerle ilgili bir karar verecek, bir sonuç almaya uğraşacaksak, bu belgelerin tarihleri ile bu hükümetin o tarihlerde bulunduğu dış politika referanslarına bakmak lazım. Çok referanslar var, gidip Suriye’ye, gidip İran’a, gidip Irak’a yaptıkları selam vermeler var. Ben şöyle bir araştırma yaptım o aşağı yukarı bu belgelerin çoğu ile mutabık. Yani Amerikan hariciyesinin değerli bürokratları hükümetini ikaz etmiş veya eski tabiri ile bilgilendirmiş diyelim. Bu hadisenin bizim için kullanılabilir iç politikadaki tarafı bence bu. Bunu saptırmaya lüzum yok. Bağırarak, çağırarak, onu söyle bunu söyle, sen 8 bankanın hesabını ver. Filen mümkün olmayan bir hadise İsviçre bankacılık sisteminin yıkmak demektir bu. Onun yerine yoğunlaşacağımız konu bu. Aslında zor bir iş ben kolay olduğunu da söylemiyorum ama o bu işi polemiğe dökmek istiyor.   

 

Başbakan tutturmuş; ‘noktasında’  Türkiye’de gramere göre ‘noktasında’ kelimesini en yanlış kullanan adam Başbakan. Her şeyi bir noktaya getiriyor. Noktasında, noktada ve Başbakan kelime bolluğu içerisinde değil, kelime kıtlığı içerisinde kendisini savunuyor. Savunurken de Ana muhalefet partisini suçluyor.

 

MHP bundan kaçmak için, ‘Ben bu işte yokum’ dedi. Ama ‘ben bu işte yokum’ demekle çözülecek bir iş değil. Bu iktidarın siyasi hedefini, bu iktidarın cumhuriyetin temel niteliklerine karşı girişimlerini şimdiden keşfetmek lazım. İleriyi görmeyen siyaset olmaz. Geriyi çok kolay görürsünüz.

 ALİ SİRMEN: Ben, MHP Genel Başkanının demecini başka türlü okudum ve dedim ki, biz AKP hakkında bilgi sahibi olmak için yeterince bilgi ve belgeye sahibiz. Amerikalıları kullanmadan da bunu hesabını sorabiliriz şeklinde algıladım.   

HÜSAMETTİN CİNDORUK: İşte Amerika ile bunların ilişkilerini, Amerika’nın Türkiye için niyetlerini şimdi öğreniyoruz. Tahminlerimiz var söylüyorduk, yeni bir bilgi değil. Ama bu sefer bu bir arşiv bilgisi, Amerika’nın da reddetmediği bir arşiv bilgisi.

 ALİ SİRMEN: Benim korktuğum şu, bu son zamanlarda WikiLeaks belgelerini o şekilde kullanma eğilimi belirdi ki, unutmayalım bir olayı gayet iyi irdeleyelim, burada bir yandaş medya ordusu ile beraber hareket ediliyor. Gördünüz mü, İşte bağımsız, kişilikli politikamız dolayısıyla İsrail karşısındaki tutumumuz dolayısıyla biz Amerika Birleşik Devletleri tarafından hedef alındık, bizim için amaç budur kampanyası, buna karşı ne yapmak gerekir?  

HÜSAMETTİN CİNDORUK: Bu belgelerin sağlıksız olduğunu ispat etmesi gerekiyor bunu söyleyenlerin. Bu belgeler sağlıklıysa elbette ki, bunların bir değeri var. Bunu biz kendi açımızdan kullanacağız.

 

İsrail ile olan meseleye gelince, son benim gördüğüm hadise şu, ‘one minute’e karşı bir İsrail operasyonu olabilir bu. Olur demiyorum, böyle bilgiler var ama İsrail bunu yaparken acaba sadece  ‘one minute’ mi düşündü yoksa o daha uzun vadeli politikalar üreten bir ülke, bu hükümetle ilgili bir tehdit silahı mı kullandı. Bunun gerisinde ne var bilmiyoruz.

 ALİ SİRMEN: Efendim bu ‘one minute’i zannediyorum biraz fazla abarttık. Çünkü ‘one minute’ çıkışı yapıldığı zaman, Gazze olaylarından dolayı, Gazze’yi bombalayan İsrail uçakları eğitim uçuşlarını burada yapıyor. İkincisi İsrail’e karşı bir politika gibi görülmesine rağmen ve İran’ı destekler, İran’a arka çıkar, İran’la dayanışma içerisinde bir politika izler gibi görülmesine rağmen biz İran’a karşı füze sistemini kurduk. Ve bu füze sistemi İran füzelerinin İsrail’e yönelmesi halinde de geçerli bir sistemdir. Bunu uzmanlar açıkladılar. Yani buradaki tutarsızlıklar yeterince gözler önüne seriliyor mu bilmiyorum, o konuda bazı tereddütlerim var.  

HÜSAMETTİN CİNDORUK: Bakın bir büyükelçimizi alçak bir iskemleye oturtacak kadar reaksiyonel bir İsrail var. İsrail dış politikası kapsamlı, değişken ama kendi devletini koruma amacında daima dirençli ve kararlı. Sanıyorum ki, İsrail ilişkilerinde ‘one minute’ çok bozucu bir rol oynamış çünkü ‘one munite’ dediği kişi, bugün İsrail’in en tecrübeli, en deneyimli ve Nobel almış bir politikacısı. Saygın bir adam, dünya çapında saygın bir adam. İsrail bu kadar muteber kimlik ve kişiliğini bu derece sıkıntıya sokan bir kişiden nasıl intikam alacaktır ben bilemem.

 ALİ SİRMEN: Bir izleyicimiz şöyle bir soru soruyor size, Türkiye’de bütün sorunların temelinin Demokrat Parti geleneği, siyasi partilerin son dönemde Meclis’te temsil edilmemesinden kaynaklandığını düşünüyorum. Bunun için Sayın Genel Başkanıma şunu soruyorum, Demokrat Parti’ye kongreler öncesi katılımlar olacak mı?  Hasan Sarı İzmir’den soruyor.  

HÜSAMETTİN CİNDORUK: Katılıyorum Hasan Bey’e gerçekten bizim temel oylarımız, geleneksel oylarımız bugün Ak Parti’de. Bunu Ak Parti’den geri alabilecek tek siyasi hareket de Demokrat Parti. Uğraşıyoruz, dağ, tepe dolaşıyoruz. Örgütümüz uğraşıyor hepsine şükranlarımı sunuyorum. Bu yetmez, daha yeni katılımlara ihtiyaç var, gerekirse ittifaklara gereksinim var. Bunların hepsini sırayla yapacağız ve Demokrat Parti’nin vatansever, milli oylarını ve siyasi oylarını geri alacağız. Çünkü bir yanlışlık var, Ak Parti’ye giden Demokrat Parti oylarında.

 

Sayın Başbakan bence suçüstü yakalandı Ergün Poyraz hadisesinde. Ergün Poyraz’ın bir Ergenekon sanığı olmadığını, kendisine hakaret eden bir kitap yazdığı için Ergenekon sanığı olarak Silivri’de bulunduğunu söylüyor. Halbuki bugüne kadar Ergün Poyraz’da soruyordu. Ben niye tutukluyum. 3 senedir tutuklu Ergün Poyraz. Bir kitap yazdığı için Ergenekon mahkemesine iliştirildiği anlaşılıyor.

 

Burada bir hukukçu olarak bir şey söyleyeyim; sayın savcılar, sayın yargıçlar genellikle kutsaldır. Onlarla siyaset yaptım demiyorum, onlarla meslek yaptım, onların çoğunu tanıyorum. 55 yıllık bir hukuk hayatım var, avukatlık hayatım var ama bir şey daha gördüm. Zaman zaman yönetimler savcı tedarik ederler, hâkim de tedarik ederler Yassıada’da Salim Başol ve arkadaşları, Altay Egesel ve arkadaşları, tedarik edilmişlerdir. Yazdıkları kararlar bugün alay mevzuudur ama üç değerli devlet adamı idam edilmiştir, 400 sanık mahkûm edilmiştir ama tedarik edilmiş hâkimler bugün kayıptırlar, kararları da nafiledir fakat sonuç vermiştir.

 

Benim üzüldüğüm bu. Bir takım hâkimleri tedarik ederek, savcıları tedarik ederek değerli insanlarımızı, Mustafa Balbay’dan Mehmet Haberal’a kadar. İnanamıyorum bir devletin polisi, anarşi ve terörle mücadele edecek polisi, bir rapor aramak için devletin üniversitesine nasıl baskın yapar? Bir tıp fakültesini nasıl basar? Bunu yaptıktan sonra da dönüp, Başbakan ‘hukuk reformları yapıyoruz, anayasayı hukuk reformları istikametinde değiştirdik’ diyebilir. Şimdi bakınız yavaş yavaş ortaya çıkıyor.

 

Biz bu belgeleri bilgi olarak kullanacağız, bu bilgileri değerlendireceğiz. Bir teyit, bir saptama geçireceğiz. Bizim bilgilerimizle ne kadar örtüşüyor, sonra da Amerika’ya dönüp bir şey söyleyeceğiz. Amerika Birleşik Devletleri gibi üstün güçler sadece hükümetlerle dost kalmakla yetinemezler. Hakları kazanmak, halkların yanında olmak, halkların da kendi yanlarında olmasını isterler.

 

Ben buradan söylüyorum, biz Amerikan halkı ile dostuz ama Amerikan hükümeti ile dost değiliz. Amerikan Hükümeti bizim siyasi hayatımıza karışmıştır. Amerikan Hükümeti cumhuriyetin siyasi ve önemli ölçüde milli manevi olan değerlerine saldırıda bulunmuştur. Amerikan Hükümeti’nin uçaksavar bataryaları gibi himaye ettiği bu hükümet Türkiye’yi Ortadoğu’da, İran meselesinde, Ermeni meselesinde ve en son füze rampaları meselesinde tehdit etmiştir ve tehlikeye sokmuştur. Amerika Hükümeti bundan vazgeçsin.

 

Biz Amerikan halkı ile halkımızın dostluk köprüsünü tekrar kurarız. NATO köprüsünü kurarız ama bir şartla. O Amerikan Hükümetleri deli, dedikleri, tehlikeli dedikleri dışişleri bakanlarını desteklemekten vazgeçsinler: Onları Türk halkının temsilcisi görmekten vazgeçsinler. Türk halkı ile dostluk kurmak istiyorlarsa işte siyasi partilerimiz var, işte toplum kuruluşları var, televizyonlarımız var. Biz Amerikan halkı ile dostluk kurmak istiyoruz. Ama Amerika’ya rağmen değil, Amerika ile beraber. Bizim istediğimiz bu. Demokrat Parti olarak bunu gerçekleştirmek için uğraşıyoruz. Bana gelen Amerikan Büyükelçisine de anlattım. Bu dostluğun derinliğinde sadece iyi niyet değil, menfaat birliği var. Bugün de aynı şey var, Amerika ile çıkar birliğimiz var.

 

Amerika Türkiye’yi bölerek, bölünmesine yardım ederek, bu dostluğu kuramaz. Amerika Türkiye’nin laik niceliğini bozacak olan siyasi partilere Başbakanlara, Dışişleri Bakanlarına destek olarak da Türk halkı ile dostluk kuramaz. Türk halkı onların zannettiği gibi bu iktidarın yanında değil. Bu iktidarın yanında gibi gözükmesinin nedeni bizim zayıflığımızdır. Siyasi muhalefet partilerin zayıflığından doğmuştur. Bizim bıraktığımız boşluktan doğmuştur, önümüzdeki seçime kadar bunu telafi etmeye çalışacağız.

 ALİ SİRMEN: Siz Yassıada mahkemelerini gördünüz. Burada oturan bizler sıkıyönetim mahkemelerini gördük. Siz siyasete başlayalı 60 yıla yaklaşıyor. Bu 60 yıldan sonra Türkiye’nin demokrasi olarak geldiği yer neresi? Yani bir üniversitede Başbakanın pankartla protesto edilmesinin müeyyidesi 18 gencin 15 ay hapis cezasına çarptırılması ise eğer, bugün Türkiye’de demokrasinin vardığı yer neresi?       Ben, şunu samimiyetle söylüyorum, biz 12 Eylül’ün mahkemelerinde yargılandık, bugün 12 Eylül’ün hapislerinde de yattık. Bugün Silivri’de olanların durumu bizimkinden daha vahimdir. Hem davalarının seyri bakımından hem de aynı zamanda hapishane koşulları açısından.  Geçen gün Sayın Bülent Arınç HSYK ile ilgili bir söylemde bulundu. Ben yargı birliği ve yargının sivilleşmesinden fevkalade yana bir kişi olarak şunu belirtmek istiyorum, sivil yargının önemi bağımsızlığındadır. Eğer bugünkü sivil yargı yani, özel yetkili ağır ceza mahkemeleri bağımsız mı? Askeri yargıdan daha mı bağımsız. Bugünkü durum 12 Eylül’ü aratıyorsa, Türkiye demokraside bunca sene ne yol almıştır? 

HÜSAMETTİN CİNDORUK:  Deminden beri anlatmak istediğim de bu. Eğer hukuk yoksa yargı ve yargıç konusunda ikili hukuk başlamışsa, dürüst yargıçlar, bir de öbür tarafta tedarik edilmiş hâkimler ve savcılar varsa, Türkiye demokrasisi yarım demokrasidir. Türkiye’de demokrasi yoktur diyemezsiniz, seçim var, hukuk var vesaire var. Anayasa değişse bile anayasanın bazı hükümleri yerinde duruyor. Ben demokrasi olmadığını söylemiyorum, demokrasiden daha önemli bir şey söylüyorum, demokrasiye yakışan cumhuriyetimizin, tehlikede olduğunu söylüyorum. Zaten cumhuriyet tehlikeye girerse demokrasiye de veda etmemiz gerekecektir. Ondan sonra önemli olan ikili hukuk, ikili düşünce sistemleri ve devletin egemen olduğu bir hayat başlayacak.

 

Bugün mahalle baskısı var diyorlar, hayır hükümet baskısı var. Başbakan ve cumhurbaşkanı ailelerinin kurduğu baskı var. Devletin, nevrini döndüren bir Demokrat Parti’den bu yana kadar başımıza gelmeyen bir hadise var. Hem demokrasi, hem cumhuriyetçi, hem laiklik, hem de dine saygı gibi unsurları bir arada yaşatacak bir demokrasi Türkiye kurdu. Yine kuracaktır.

 

Benim burada söylemek istediğim başka bir şey var. Yassıada’da beraber olamadık ama o zamanı takip edebilecek yaştasınız. Yassıada’da zulüm vardı, doğru. Tutukluluk vardı ve bir başka şey vardı, mahkeme ile sanıklar aynı binadaydılar, aynı adadaydılar. Yani bugünkü Silivri gibi mahkeme yürümüş gelmiş Yassıada’ya konmuştu. Beşiktaş’taki mahkemenin yarısı yürüdü geldi Silivri’ye kondu. Bu mahkemeyi Silivri’ye getiren Adalet Bakanı’nın kararıdır. Yassıada’daki karar ihtilal kararıydı, kaynakları çok önemli değil Sonuçları önemli. Bugün hâkim oyları ile orada tutuklu kalanların hukuku her şeyi bir yana bırakıyorum en mühimi kendileri ve aileleri için bir insan hakları ihlali var. Çok önemli bir insan hakları ihlali var. İnsan haklarına dayalı olmayan her türlü mahkeme her türlü yargı düzeni ve her türlü siyasi iktidarlar bence anayasa ihlali suçu işlemektedirler.

 

Gelin bunları düzeltelim ama bunları bu iktidarla düzeltemezsiniz. Bu başbakanın konuşmaları, Adalet Bakanı’nın HSYK eski kararnamesini dayatması gibi olguları yan yana koyduğunuz zaman, tehlike Anayasa Mahkemesi’ndedir. Kısa süre sonra standartları değiştirilmiş bir Anayasa Mahkemesi ile karşı karşıya kalacağız. Oy çoğunluklarının değiştiği bir Anayasa Mahkemesi. Bu kadar tehlikeli bir durumda, biz siyasetçilerin bir takım ayrıntılarla uğraşmamızı anlamakta zorluk çekiyorum.

 

1952’den bu yana gelen siyasi hayatımda çok dalgalı, darbeler, seçimler, hareketler ve hayatlar yaşadım. Zaman zaman hükümet boşlukları oldu. Her birini aştık, telafi ettik. Hem cumhuriyet, hem de cumhuriyetin vatandaşları en sonunda sağduyuyu hakim kıldılar. Benim istediğim bu. Biz çok ayrıntılara girdik, hükümet bize her gün yeni bir gündem ortaya atıyor. YÖK Başkanı’ndan tutunuz da bir takım bürokratlar bile hukukun üstünlüğü ilkesine aykırı davranışlar sergiliyorlar. Biz onlarla uğraşırken, onlar temel meselede mesafe alıyorlar.

 

Şimdi Demokrat Parti ne yapabilir? Eski oylarını geri alabilir. O zaman Türkiye kaptırdığı cumhuriyeti geri alabilir. Burada kesin bir cümle söylüyorum, cumhuriyetimizi kaptırdık. Cumhurbaşkanlığı sarayından başlayarak, Meclis çoğunluklarına, belediyelere kadar cumhuriyetimiz büyük bir sıkıntı içerisindedir. Bunu bir tehlike niteliğine getirmeden geri almalıyız. Geri almak için Demokrat Parti elinden geleni yapacaktır. Ama bizim gücümüz yetmez, ben buradan herkese, eski demokratlara seslenişte bulunuyorum gelin yuvaya dönün. Sizi bir takım ekonomik gelişmelere, bir takım siyasi gelişmelere vesaire getirdik bunlar yeterli de olmayabilir ama şunu unutmasınlar cumhuriyeti koruduk, kolladık, bugün muhteşem bir cumhuriyetimiz var.

 

Şu Anadolu’yu bir dolaşsanız fışkırıyor Anadolu, eğer siyasi istikrarımızı, cumhuriyet istikrarımızı sağlarsak, inanın cumhuriyetin önünde kimse duramaz. Bunu bir kahramanlık hikâyesi gibi söylemek istemiyorum, tecrübeli bir siyasetçi olarak söylüyorum. Ben hayatımda Türkiye’nin bu kadar kalkınmaya hazır olduğu bir dönem yaşamadım. Bunu durduran kuşkularımız ve bizim yapmak istediklerimizi engelleyen, yeni kuşakları demokratik, laik, hukuka, bilime saygılı yetiştirmek konusunda önümüzde engeller var. Demokrat Parti elinden geleni yapacaktır ama bu cumhuriyeti kurtarmaya yeterli değildir.

 ALİ SİRMEN: Bir izleyicimiz diyor ki, ‘Sayın Cindoruk’u referandum sürecinde hiç görmedik. Bunları söylüyorsunuz çok güzel ama daha önce neredeydiniz?’  

HÜSAMETTİN CİNDORUK: Şimdi 1 milyon 750 bin broşür dağıttık. Bütün Türkiye’yi dolaştık kitaplar bastık. Aşağı yukarı 30 ilde konuşma yaptım ama maalesef bir basın sansürü ile karşı karşıyayız. Ben bazılarını anlıyorum, bazı vergi cezalarıyla karşı karşıyalar. Onlara küçük bir sitemim var, susarak değil, bizi yasaklayarak değil, bizimle beraber mücadele ederek uğraşsalardı, bugün aldıkları sonuçları zaten alacaklardı. Yargı düzeninde Danıştay’ımız da başka mahkemeler de onları koruyacaktı. Korkunun ecele değil, demokrasiye faydası yoktur.  

 ALİ SİRMEN: İster DP’li olsunlar, ister CHP’li olsunlar, isterse AKP’li olsunlar demokrasiye seven ve Türkiye’nin kalkınmasının önünü açmak isteyen herkesi Sayın Cindoruk demokrasi mücadelesine davet ediyor. Çok teşekkür ediyoruz.  

HÜSAMETTİN CİNDORUK: Ben teşekkür ederim.



452 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
ULAŞIM
 Otobüs Seferleri Metro Seferleri
 İzban Seferleri
 VAPUR SEFERLERİ
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.304532.4339
Euro34.423434.5613
Hava Durumu
Günlük Burçlar

Günlük Burç Falınız


Saat
Takvim
Sayı 2 Sayfa 1
Mayıs Sayısı Sayfa 1
Yıldırım İnşaat

 

 

Elal Ajans
   
Küçük Avcı