Hilafet kurumunun kaldırılışının 86. yıldönümü etkinlikleri çerçevesinde önce Hükûmet Konağı önünde çelenk sunma töreni düzenledi ardından tarihçi Doç. Dr Fikret Yılmaz’ın konuşmacı olduğu bir söyleşi gerçekleştirildiHükûmet Konağı’ndaki törende önce saygı duruşunda bulunuldu sonrasında hep bir ağızdan İstiklal Marşı söylendi. Sivil Toplum Örgütleri sırayla Atatürk Anıtına çelenk bırakırken Ulusal Uyanış Platformu adına platform başkanı ve aynı zamanda Türk Kadınlar Birliği Başkanı da olan Yengi Borat bir bildiri okudu. Bildiride “Hilafetten çağdaşlığa doğru atılan temel adımın ve laikliği yaşam tarzı olarak kabul eden Türkiye Cumhuriyeti’nin temel niteliklerinin başlangıcını oluşturan bir gündür 3 Mart ve bu husus TC Anayasasının 174.maddesinde açıkça belirtilmiştir.. Bugünün unutulmamasını ve bütün ayrıntıları ile Türk Toplumunun özümsemesine destek verilmesini sağlamak, özellikle ulusu yönetenlerin vazgeçilmez görevidir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur” ifadeleri yer aldı.Çelenk Sunma Töreninin hemen ardından ise hilafetin kaldırılışı ile ilgili söyleşiye geçildi. Söyleşi öncesi Çağdaş Drama Derneği İzmir Şubesi’nin Afganistan’da 2008 yılında kadına yönelik uygulanan gerçek bir yaşam öyküsünün resmedildiği bir recm hikayesi anlatıldı ve Çağdaş Türkiye ile arasındaki kıyas vurgulandı. Doç Dr Fikret Yılmaz da söyleşisine hilafetin tarihçesine değinerek başladı. Yılmaz “Devrim sonrası toplumlarda geçmişle yeni arasında bir ilişki kurulur. Aslına bakmak gerekirse Osmanlı’da hilafet diye bir şey yoktur. 1250 yılında Moğol akımları zamanında Abbasilerin yıkılmasıyla hilafet de bitmiştir. Abbasi Sultanı Memlukların yanına sığınarak sembolik olarak halifelik kurumu yürütülmüştür. İbn-i Haldun’un Mukaddimesinde de bu ifadeler yeralır. Hatta hilafetin Osmanlı zamanında saltanatla özdeşleştiği anlatılır çok tehlikeli bir süreç yaratmıştır. Mustafa Kemal Paşa da mecliste yaptığı konuşmalarda buna değinmiştir. “dedi. Doç Dr Fikret Yılmaz konuşmasına şöyle devam etti. “ Bu kurum 1 Kasım 1922’de saltanat kaldırılırken meclisteki bir grup hilafeti hemen kaldırmayalım bir güven bunalımı yaratabilir tepki olabilir diye karşı çıktı. Atatürk de bu grubun görüşü doğrultusunda hareket etti ancak son halife Abdülmecit’in İngiliz diplomatları ile sık bir araya gelmesi, saltanatın temsilcisi gibi davranarak TBMM’nin önüne geçmeye çalışması rahatsızlık yaratmıştır. Halk Fırkası bu durum karşısında bir kanun paketi hazırladı bu paketin içinde de başta hilafetin kaldırılması olmak üzere, Tevhid-i Tedrisat, Osmanlı Padişahının ailesinin yurt dışına çıkarılması gibi maddeler yer aldı İşte bu kapsamda 3 Mart 1924’te Hilafet kaldırıldı. Böylece cumhuriyet rejiminin laik olacağı konusu güçlendi. Önce 1924 Anayasası geldi, 1937’de Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi dini yoktur ibaresi yeraldı. Ve süreç tamamlandı. Hilafetin kaldırılmasına Anadolu’dan tek bir tepki gelmemiştir nedense tepkiler yurtdışından olmuştur. Şunu iyi bilmek gerekir ki Cumhuriyet rejimi Türkiye’de kökleşmiştir” diyerek sözlerini tamamladı.
|
794 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |