• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

Siyah Kurdele                                      
Üyelik Girişi
Facebook - Twitter
 Instagram
Kategori ve Sayfalar
Namaz Vakitleri
Küçük Avcı

Yıldırım İnşaat
Elal Ajans
 
Reklam Alanları

Faydalı Linkler
Günün Sözü
Tarihte Bugün

Tarihte Bugün v.7.0
Site Haritası
sanalbasin.com üyesidir

Şiddete Karşı İzmir Kadın Koordinasyonu öncülüğünde düzenlenen “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Medya” atölyesinin sonuç bildirgesi İzmir Barosu'nda açıklandı

Şiddete Karşı  İzmir Kadın Koordinasyonu sözcüsü Derya Koptekin, atölye moderatörleri adına  İEÜ İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevda Alankuş, İzmir Baro Başkanı Av. Sema Pektaş ve Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Atilla Sertel tarafından açıklanan sonuç bildirgesinde şu ifadelere yer verildi.

“Şiddete Karşı İzmir Kadın Koordinasyonunun öncülüğünde; kadın  örgütleri, belediyelerin kadın danışma merkezleri ve sığınma evleri, SHÇEK, meslek odaları ve konuyla ilgili çalışmalar yapan dernekler, basın meslek kuruluşları, kent konseyi kadın meclisi üyeleri, üniversitelerin kadın araştırma merkezleri, yazılı – görsel –işitsel ve sosyal  medya kuruluşları temsilcileri ve akademisyenler 12- 13 Şubat 2011 tarihlerinde Tepekule Kongre ve Sergi Merkezinde toplanarak “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Medya Atölyesini” gerçekleştirdiler. Atölye çalışmalarının moderatörlüğü, İzmir Ekonomi Üniversitesi, Ege Üniversitesi İletişim ve Edebiyat  Fakülteleri ile Dokuz Eylül Üniversitesinden akademisyenler tarafından üstlenildi. İzmir Barosu Başkanı atölyeye konuşmacı ve moderatör olarak katkıda bulundu.
 
Medyada cinsiyetçi dil; Medyada beden; Medyada ayrımcılık ve şiddet; Medyada etik ve denetim; Toplusal cinsiyet eşitliği ve sosyal medya; Toplumsal cinsiyet eşitliği için medyada ne yapıyoruz? Ne Yapabiliriz? başlıklarında gerçekleştirilen atölye çalışmalarına   yukarıda sözü edilen kesimlerden 92 kişi katıldı.
Biz bu çalışmanın gerçekleşmesine ortak inançla, gönüllü birliktelik ve büyük emekle destek veren, kendisini bu çalışmanın içinde hisseden herkese yürekten teşekkür ediyoruz.
Biz karşınızda şimdi, bu katılımcıları temsilen bulunuyoruz. Neden bir araya gelme ihtiyacı duyduk? Çünkü, kadına karşı toplumsal ayrımcılığın ve hak ihlalinin en ağır hali olan kadın cinayetlerinin ve her türden şiddetin giderek artması karşısında artık daha fazla şey yapmak ihtiyacını hissediyoruz. 
 Bir araya gelirken, en temel insan hakkı olan yaşam hakkı ile, “toplumsal cinsiyet eşitliği” hakkına yönelik ağır ihlallerde bulunanlar karşısında medyanın toplumsal sorumluluğunu yeniden-tanımlaması gerektiği tespitinden yola çıktık.
 Elbette ki medyayı;  ne kadınlara, ne de LGBTT bireyler, etnik, dinsel, kültürel, ırksal özellikleri nedeniyle ayrımcılığa uğrayan ve her türden şiddetin en kolay nesnesi haline gelen bütün “ötekileştirilenlere” yönelik hak ihlallerinin nedeni ve sorumlusu olarak görmüyoruz.  Nedenleri Türkiye’nin içinde bulunduğu içiçe geçmiş toplumsal, kültürel, tarihsel, siyasal, ekonomik  düzlemlerde aranacak bu olgunun sorumlusu olarak medyayı ilan etmenin haksızlık ve kolaycılık olduğunu düşünüyoruz. Başka ifadeyle gündelik hayatta ayrımcılık ve şiddetin artıyor olmasıyla ilgili sorumluluğu tek bir kaynağa yüklemek gibi bir kolaycılığa kaçmıyoruz. Çünkü “medya” ve “toplum”un ilişkilerini bir karşıtlık içinde görmüyoruz.
 Yanı başımızda olup bitenlerin bu hali almasından, şiddeti öğreten, yayan, meşrulaştıran, yeniden-üreten kurumlar kadar olmasa da,  hepimiz biraz sorumluyuz. Çünkü, gerekli ve yeterli tepkileri vermedik, örgütlenmekte,  güç birliği oluşturmakta geciktik. Bu yüzden de bu defa artık elimizi hep birlikte taşın altına koyalım diyoruz. 
 12-13 Şubat 2011 tarihlerinde gerçekleştirdiğimiz atölye çalışmaları, özellikle de medya ve sivil toplum örgütleri arasındaki bu gecikmiş güç birliğini hayata geçirmek için yapıldı.  Atölye gruplarımızdan birisi, bu nedenle medyadan katılımcılarla oluşturuldu. “Toplumsal cinsiyet eşitliği için medyada ne yapıyoruz? Ne Yapabiliriz?” Başlıklı 6. Atölye çalışmamız ulusal ve yerel medyanın İzmir temsilcilerinden, haber müdürlerinden, basın meslek kuruluşları temsilcilerinden ve gazetecilerden oluşan bir grupla gerçekleştirildi. Türkiye Gazeteciler Federasyonu ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sayın Atilla Sertel, onları ve aslında bütün ulusal ve yerel medyayı temsilen şimdi bizimle bu masada oturuyor.  Dolayısıyla biz bu basın toplantısını, sizin karşınızda değil, sizlerle birlikte gerçekleştiriyoruz.  İzmir Şiddete Karşı Kadın Koordinasyonu ve onunla birlikte hareket eden 20 sivil inisiyatifin girişimiyle bu atölye çalışmalarını düzenlerken amacımız; Toplumsal cinsiyet eşitliğinin yaşama geçirilmesi ve kadına yönelik her türden şiddetin durdurulması hedefiyle, İzmir’deki sivil toplum temsilcileriyle medya arasında bir köprü kurarak, ortak bir dil ve davranış ile sürekli diyalog oluşturulmasını, birlikte dönüştürücü adımlar atılmaya başlanmasını sağlamaktı.  Böylelikle, İzmirli medya ile sivil toplum temsilcileri olarak, bu ortak hedefimiz doğrultusunda ilk ortak faaliyetimizi gerçekleştirdik. Bu faaliyetimizin sonuçlarını da, kadına yönelik toplumsal cinsiyet ayrımcılığı ve şiddet konusunda yeterli farkındalık oluşup, önlemler ve sonuçlar alınıncaya kadar sürecek ortak bir eylemliliğin ilk adımı olarak  sizlerle paylaşmak, sesimizi İzmir’den bütün Türkiye’ye duyurmak üzere buradayız. Dileğimiz; benzeri ortak eylem platformlarının bütün Türkiye’yi bir ağ gibi sarmalamasıdır.    Şimdi iki gün süren medya ve sivil toplum örgütleri, üniversitelerden katılımcıları bir araya getiren ilk ortak etkinliğimizin  sonucunda ortaya çıkan ve yüz yüze bulunduğumuz sorunu daha net tanımlamaya yönelik belirlemeleri sizinle paylaşmak, sonra da oluşturduğumuz kısa ve uzun vadeli eylem planımız hakkında sizleri bilgilendirmek istiyoruz.
 
ÖNCELİKLE BELİRLEMELERİMİZ: 
1.           Medyada kadınlar erkeklerle karşılaştırıldığında, daha az temsil ediliyor ve bir iletişim bilimcinin deyişiyle bu “kadınların sembolik olarak yok edilişi” anlamına geliyor.
 
2.           Medya en çok “ünlü” kadınları; o da özel hayatları/bedenleri  üzerinden temsil ediyor. Örneğin her yaz mevsiminde onları selülitleri, kimin bedeninin daha yaşlanmış olup olmadığı gibi konular üzerinden rekabete sokuyor,  
3.           “Erkekler dünyası”na ait sayılan alanlara girebilmiş, başarılı olmuş ancak çoğunlukla “seçkin/varsıl/eğitimli” kadınlar da medyada kendine temsil buluyor. Ancak medya,  bu ikinci kategoridekileri bile  “bilim adamı”, “iş adamı” gibi sınıflamaların içinde anmaya devam ediyor.  
4.           Son bir grup  kadının medya tarafından temsil edilebilmesi için ise, haber yapılmaya değer bir hukuk dışılığın hedefi  ya da faili olmaları gerekiyor. Başka ifadeyle bu gruba giren kadınlar en çok ölümcül şiddete ve tecavüze uğradıklarında ya da bunlara dayanamayıp kendileri cinayet işlediklerinde haber oluyorlar.
 
5.           Bu şiddet haberleri verilirken,  kadının maruz kaldığı şiddetin gerekçesi, bir yandan çoğunlukla baba, eş, eski eş, erkek arkadaş, erkek kardeş vb. olan failin sözcükleriyle kurulduğu, diğer yandan kadının başına geleni hak ettiği izlenimini veren fotoğraflar ve anlatılara, şahitliklere yer verildiği için, aslında kadının maruz kaldığı şiddet dolaylı olarak haklılaştırılıyor, böylelikle kadın bir kez daha mağdur ediliyor, hak ihlaline uğruyor.
 
6.           Hak ihlaline, şiddete maruz kalan kadınlarla ilgili haberlerin fikri takibi çoğu zaman yapılmıyor. Böylelikle biz eski karısını öldüresiye döven kocanın, benzerleri için belki de caydırıcı olabilecek ne gibi bir ceza aldığını öğrenemiyoruz. Ya da uğradığı şiddete sonunda dur deyip, hayatına başka bir noktadan devam etmeyi başarmış kadınların da varlığından haberlenemiyoruz.
 
7.           Kadınların kendileriyle doğrudan ilgili olmayan bir haber ya da yorum içinde bile hak ihlallerine uğradıklarını görüyoruz. Bu da kendisini en çok, atılan klişe haber başlıklarda, politikacıların, çeşitli kanaat önderlerinin ağzından aktarılan sözlerde, savaşın, ırkçılığın, yabancı düşmanlığının, her zaman kadın bedenine yönelik şiddetle işleyen ifadelerinin bütün haberlerin diline yayılmasıyla kendisini gösteriyor.   Başka ifadeyle, gazeteciliğin cinsiyetçi dil/söylem  kurgusu nedeniyle, hak ihlaline uğramaları için kadınların mutlaka bir haber ya da yorumun konusu olmaları da gerekmiyor.
 
8.           Sonuçta ise, kendileriyle doğrudan ilgili olsun ya da olmasın çeşitli medya ürünlerinde karşımıza çıkarılan  bu cinsiyetçi söylem içerisinde,  kadınların toplumsal, siyasal, ekonomik alanlarda, özel ve kamusal hayatta uğradıkları ayrımcılık yeniden-üretilmiş oluyor. Kadına yönelik toplumsal cinsiyet ayrımcılığı ve şiddeti medyanın yeniden-üretiyor olmasının sonuçları:  Uğradıkları hak ihlalleri, ayrımcılık ve şiddet bir yandan katlanarak artarken, kadınlar kendilerini güçlendirecek, kurtaracak bilgi ve yaşam deneyimleri ile karşılaşmaktan alıkonuluyorlar.  Başka ifadeyle, hak ve özgürlüklerini ifade etme, kullanma, örgütlenerek dayanışma içine girmek gibi hayatlarını dönüştürecek imkanlara kavuşmalarını sağlayacak bir haberleşme ve iletişim özgürlüğünden büyük ölçüde mahrum  bırakılıyorlar.  Böylelikle ticari nitelik taşısın ya da taşımasın kamusal sorumlulukla davranması gereken medya, toplumun yarısının dışlanması, güçsüzleştirilmesi, dayanışmadan mahrum bırakılmasına (çoğu zaman farkında olmadan veya kasıtlı olmadan) suç ortaklığı ediyor.  Bu da aslında toplumun diğer (erkek) yarısının, dolayısıyla da tümünün  yara alması, güçsüzleşmesi, sevgisizleşmesi anlamına geliyor.  O halde, biz 12- 13 Şubat 2011 tarihlerinde gerçekleştirilen “Toplumsal cinsiyet eşitliği ve medya atölyesinin” katılımcıları olarak, medyanın toplumun dışında olmadığı, onun bir parçası olduğu tespitimizi bir kez daha tekrarlayarak, birlikte ve ayrı ayrı yapacaklarımız olduğunu düşünüyoruz. Ama her koşulda birlikte hareket etmeyi öngörüyoruz. 

ÖNCE BİRLİKTE YAPMAMIZ GEREKENLER:

1.           Medyadaki, cinsiyetçi dil/söylemle mücadele konusunda farkındalığın yaygınlaşmasını sağlamak ve bu farkındalık çerçevesinde, ısrarlı ve kararlı biçimde örgütlenmek gerekiyor. Bu örgütlenmeyi de; hem toplumda, hem medyanın içinde birlikte gelişen ortak bilincin parçası kılmak gerekiyor.

2.           Farkındalığın ve örgütlenmelerin, cinsiyetçi yayınları sürekli olarak takip ve tespit etmek, afişe etmek ve duruma göre çeşitli eylem/söylem biçimleri geliştirerek ona karşı durmak amacına uygun olması gerekiyor. Ek olarak cinsiyetçi yayınlar karşısında alternatif haberleşme mecralarını hem kullanmak hem de geliştirmek gerekiyor. Ayrıca bütün bunların yatay olarak ve ağ gibi örgütlenmiş bir işbirliği içerisinde gerçekleştirilmesi gerekiyor.

3.           Ortak bir eylemliliğin oluşturulamadığı durumlarda, bireysel tepkilerin harekete geçmesinin önemini yadsımamak gerekiyor, mümkün olan bütün kanallar kullanılarak sesin yükseltilmesi gerekiyor.

4.           Medya okuryazarlığı eğitimlerinin kapsamını her yaş grubunu özellikle de kadınları hedefleyecek şekilde genişletmek, ancak bu arada yeni-muhafazakar, ataerkil söylemin dışında bir içerikle yeniden düzenlenmelerini ve gerçekleştirilmelerini sağlamak gerekiyor.

5.           Kadınların kendi seslerini duyurabilecekleri haberleşme mecraları kurup, bunları işler ve sürekli hale getirmeleri gerekiyor. Örneğin İnternet ortamın sunduğu yayın imkanlarının daha sık ve etkili olarak kullanılmasının yanı sıra, bir kadın radyo kanalının hayata geçirilmesi gerekiyor.

6.           Son olarak bütün bunların etkili olabilmesi için, Basın özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması ve tek taraflı bilgi akışının olumsuz etkilerinden korunmak için ortak mücadele etmek gerekiyor.

İZMİR’DE GERÇEKLEŞTİRDİĞİMİZ BU ORTAK ÇALIŞMANIN İLK ADIMI OLARAK YAPMAK İSTEDİKLERİMİZ İSE ŞÖYLE:

Öncelikle, sivil toplum temsilcileri, akademisyenler, Gazeteciler Cemiyeti, basın meslek örgütleri, medya temsilcileri ve medya çalışanlarının çok yönlü işbirliği ve diyalog içinde olacakları bir ortamın kapılarını sonuna kadar açmak üzere ulusal medyaya İzmir’den güçlü bir ortak çağrıda bulunmayı istiyoruz: Kadına yönelik şiddeti ve kadın cinayetlerini durdurmak için “toplumsal cinsiyet eşitliği” temelinde bir yaşam kültürü kurmak için birlikte yürüyelim, ama önce kendi dilimizi, zihniyetimizi dönüştürelim, yaptıklarımızın ve yapmadıklarımızın farkına vararak,  daha doğru ve etkili olanı birlikte gerçekleştirmenin yollarını arayalım.
 
ATÖLYEDEN ALINAN ORTAK ÖNERİLER IŞIĞINDA, ÖNÜMÜZDEKİ SÜREÇTE MEDYA VE TÜM İLGİLİ TARAFLARIN İŞBİRLİĞİNDE GERÇEKLEŞTİRMEYİ HEDEFLEDİĞİMİZ ÇALIŞMALAR: 

1.           Şiddete Karşı İzmir Kadın Koordinasyonu ve atölye katılımcıları ilk iş olarak “Toplumsal cinsiyet eşitliği” temelinde bir yayıncılık ve medya için ihtiyaç duyduğumuz dili/söylemi birlikte kurmak üzere, geniş katılımlı bir çalışmaya imza atarak, bir kılavuz kitap hazırlanması için en kısa zamanda çalışmaya başlayacağız. 2.           Ülkemizde ve medyada “Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin” her anlamda sağlanması ve kadına yönelik her türlü şiddetin durdurulması için atölye çalışmasıyla başlatılan etkinliği sürekli bir kampanyaya dönüştürmeye çalışacağız. 

3.           Atölye Sonuç bildirgesini medya ve toplumda en geniş kesimlere ulaştıracağız.

4.           Bir medya izleme ve destekleme grubu kuracağız.

5.           Gazeteciler Cemiyeti ve tüm basın meslek kuruluşlarıyla atölye amacımıza yönelik eğitim ve bilgilendirme etkinlikleri planlayacağız.

6.           Tüm bu çalışmaların gerçekleştirilebilmesi için medyadan, basın meslek kuruluşlarından ve ilgili tüm kesimlerden, atölye çalışmamıza verdikleri desteklerini sürekli ve güçlü kılarak sürdürmelerini diliyoruz.

ATÖLYE KATILIMCISI OLAN MEDYA TEMSİLCİLERİ, İZMİR GAZETECİLER CEMİYETİ, BASIN MESLEK KURULUŞLARI TEMSİLCİLERİ VE GAZETECİLERİN ORTAK SÖZLERİ 

   1.           Haberciler olarak toplumsal cinsiyet temelli eşitsizliklerin ve ayrımcılıkların takipçisi olmaya devam etmek; 

2.           Haber yaparken, gerekçesi ne olursa olsun haber kaynaklarını, haber dilini ve görsel malzemeyi kadınlar aleyhine yeni hak ihlallerine yol açmayacak bir şekilde kullanmaya özen göstermek; 

3.           Kadınların medyada daha özgür ve eşit bireyler olarak daha nitelikli biçimde görünür hale gelmelerini sağlamak.  

4.           Haber kaynağı ve haber tanımlayıcısı olarak toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda mücadele veren kadın örgüt ve inisiyatifleri ile bireylere daha çok başvurmak; 

5.           Toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılıklarından kaynaklanan hak ihlallerini, bunun neden ve sonuçlarını, haklılaştırılmalarına hiç bir şekilde imkan vermeyecek haber başlıkları ve içerikleri ile, doğru ve net olarak sunmak.

 6.           Hak ihlalleri ve hak kullanımlarıyla ilgili durumlarda haber takibine özellikle önem vermek; hak ihlaline uğrayanlar ile hak ihlalinde bulunanların içlerinden geçmekte oldukları hukuki ve toplumsal süreçler ile sonuçları konusunda kamuoyunu sürekli olarak bilgilendirmek; 

7.           Toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri ve ayrımcılıklara maruz kalan kadınlara kendilerini sürekli olarak mağdur ya da çaresiz hissettirmek yerine, bunlarla mücadele edilebileceği ve kazanımlar elde edilebileceği konusunda bilgilendiren bir habercilik anlayışı içinde olmak; 

8.           Erkek-kadın karşıtlığı üzerine kurulan, buna bağlı olarak bütünüyle toplumsal cinsiyet ayrımcılığı ile eşitsizliği üzerine temellendirilen savaşcı, ırkçı, ayrımcı, yabancı düşmanı,  nefret içeren ve nefret suçunu körükleyen dil ve anlatılardan kesinlikle uzak durmak konularında söz verirler.

AYRICA,

1.           Kamuoyunun toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri konusundaki farkındalığını artıran bir haberciliği hakkıyla yapabilmek için bir bilinç yükseltme sürecinin gerekliliğini kabul ederler, bu çerçevede de medyada çalışan kadınların ve kadın yöneticilerin sayısının artırılmasını desteklerler.  

2.           Toplumsal eşitsizlikler ve ayrımcılıklar konusunda bilinç yükseltme gerekliliğinin bir sonucu olarak, gerek birey gerekse kurum temelinde gazeteciler olarak yaptıklarına eleştirel bir ayna tutmayı, kendilerini ve karşılıklı olarak birbirlerini denetleyen öz-denetim mekanizmaları geliştirmeyi  kabul ederler. 

 Şiddete Karşı İzmir Kadın Koordinasyonu
“Toplumsal Cindiyet Eşitliği ve Medya Atölyesi” Katılımcıları”


546 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
ULAŞIM
 Otobüs Seferleri Metro Seferleri
 İzban Seferleri
 VAPUR SEFERLERİ
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.142532.2713
Euro34.804134.9436
Hava Durumu
Günlük Burçlar

Günlük Burç Falınız


Saat
Takvim
Sayı 2 Sayfa 1
Mayıs Sayısı Sayfa 1
Yıldırım İnşaat

 

 

Elal Ajans
   
Küçük Avcı